“PATRONLARDAN UYARI”

        Patronlar Kulübü olarak da bilinen Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ın 20.02.2019 Çarşamba günü yapmış olduğu 49. Olağan Genel Kurul toplantısının açılış konuşmasını TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu ve Anadolu Grubu Başkanı Tuncay ÖZİLHAN yaptı.. 

       Tuncay ÖZİLHAN;

      “Ekonomi yönetimi tarafından devreye alınan kamu kaynaklı ucuz kredi ve yapılandırmalar, futbol kulüplerinin borçlarının yapılandırılması, hal baskınları ile tanzim satış noktaları gibi önlemlerin kısa vadeli ve yapısal çözüm sunmaktan uzak yöntemlerdir. 2007’den 2018’e dünyada gıda fiyatlarında artış sadece %10 olmuş, ülkemizde ise %200. Tarımı ihmal eden ülkeler geleceklerini tehlikeye atar. Durum, Çinlilerin ‘susuzluğu gidermek için zehir içilmez’  atasözünü akla getiriyor. Kredi yeniden yapılandırmaları ve buna karşılık devam eden ve sektörden sektöre yayılan konkordatolar ve iflaslar, ciddi bir finansman sorununun tezahürleridir. Yapısal önlemler alınmadan yapılan uygulamalar, bir sonraki dönemde sorunun daha da ağırlaşarak geri dönmesine yol açar. Reel sektörün finansman sorunu çözülmezse, sorun bankacılık ve kamu sektörüne sıçrar. Derin finansal krizler böyle gelişir. Yapısal çözümler üretilmediği sürece enflasyon kritik noktada kalmaya devam edecektir. Değişim kabiliyeti olmayan bir devletin kendini muhafaza etme imkanı olamaz. Kısa vadeli hedeflerin öne çıktığı dönemlerde uzun vadeli hedefler ıskalanmaktadır. Küresel planda yaygınlaşan popülist ve korumacı eğilimler karşısında, ekonomimizi ara malı, sermaye malı ve finansmanda dışa bağımlılıktan kurtarmak, en önemli önceliğimiz olmalı. Ekonomide geçen Ağustos ayında zirve yapmış olan yangının ateşi düştü. Kurlar, faiz oranları ve enflasyon, zirve noktalarından aşağı indi. Buna karşılık üretim daralıyor, satışlar düşüyor, yeni istihdam yaratılamıyor ve işsizlik artıyor. Unutmayalım ki vatandaşların hükümetlerine, kurumlarına ve en önemlisi birbirlerine güvendikleri toplumlar ayakta kalırlar. Bu güveni sağlamak da her şeyden önce hükümetlerin görevidir. Toplum olarak sürekli kavga etmek yerine, sakinliğe, huzura, geleceğimizden, umutlarımızdan, hayallerimizden konuşmaya ihtiyacımız var” diye konuştu.

      Son 2 yıllık dönemde TÜSİAD ‘da Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten

      Erol BİLECİK :

       “Bugün Türkiye için vicdan muhasebesi yapmak istiyoruz. Bu günkü muhasebemiz her şeyden önce şunu gösteriyor: Hepimizin Atatürk’e ve Cumhuriyet’e minnet borcu var. Güçlüyüz demekle güçlü ülke olunmuyor. Ülkeleri güçlü yapan; özgürlükler, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıdır. Ortadoğulaşan bir Türkiye’nin Batı’da hiçbir ağırlığı olmaz. Ancak Batılılaşan bir Türkiye’nin doğrudan ağırlığı artar. Türkiye’ye yeniden ve eskisinden daha  da sağlam bir birlik ve beraberlik borcumuz var. Demokrasi kısa vadeli siyasal hesaplara kurban edilemez, edilmemelidir” diye konuştu.

Genel Kurulda önümüzdeki iki yılda göre yapmak üzere TÜSİAD yönetim kurulu başkanlığına seçilen

      Simone KASLOWSKİ:

     “Türkiye’nin toplum yapısı ve coğrafi koşulları ile bu tür dalgalanmalara alışıktır. Biz bu çağda geleceğe dair yazmamız gereken yeni hikaye için gerekli enerjiye sahibiz. Türkiye, Mustafa kemal Atatürk’ün çağının çok ötesindeki vizyonuyla bizlere armağan ettiği Cumhuriyet devrimleriyle muazzam bir sıçrama gerçekleştirdi. Hayal kuran, emek veren, üreten, değer yaratan tüm insanlarımızla Cumhuriyetimize, demokrasimize ve devletimize sahip çıkmalıyız” dedi.

      TÜSİAD 2019 yılı ekonomik beklentilerini de açıkladı. İş dünyası 2019 yılında; büyüme oranını %1, Enflasyon oranını %16,2, İşsizlik oranını %12,5 olacağı belirtildi. 2019 yılı ihracatının 173 milyar dolar, ithalat rakamının ise 215,5 milyar dolar, yatırımlarda %3 küçülme olacağının tahmin edildiği ve özel tüketim harcamalarında da düşüşler olacağına işaret edildi.

      Bu konuşmalar ve açıklanan ekonomik veriler çerçevesinde 2019 yılının zor bir yıl olacağı, tüm iş insanlarının daha dikkatli ve temkinli olması gerektiği bir gerçektir. Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyet değerlerine sahip çıkarak, tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçerek,  barış ve kardeşlik içerisinde hareket ederek  bu zorlukların üstesinden gelebiliriz.